Ockham'ın Usturası Nedir?

İsmiyle hemen ilgi uyandıran bir konu. Bir videoda duyduğumda hemen bir yere not almıştım daha sonra araştırmak için. Araştırdım araştırmasına ama aylar sonra bloga yazmak nasip oldu. Başlayalım.

Öncelikle bu Ockham Bey kim? Ockhamlı William, (William of Ockham,Occam, Hockham ve birkaç değişik şekilde bilinir.) yaklaşık 1300 ve 1349 yılları arasıda yaşamış İngiliz Fransiskan papazı ve skolastik filozof.[1]

Ockham'ın Usturası teorisi temel olarak "Her şeyin birbirine eşit olduğu bir ortamda, en basit açıklama doğruya en yatkın olandır." felsefesi üzerinde şekillenir.[2] Basitliğin erdemi ifadesiyle yan yana kullanılması da bundandır.

Buradaki ustura keskinliğin dolayı kullanılır ve gereksiz parçalardan kesilip kurtulunmasını sembolleştirir. 
Örneklendirmek gerekirse; bir durumu açıklayan birden fazla olay varsa en basit olanı doğru olandır. Ötekileri kes at. 
Bilimsel anlamda bir metod olarak kullanıldığı oluyor sanırım; fakat benim için lazım olan yanı bu değil. Bir işe bu basit anlayışla başlayın; ancak takılırsanız yine bu yöntemle dalları budamaya devam ederek yeni bir anlayışla araştırmanızı devam ettirin diyor.


Ockham'ın Usturası
Tabi bu düşünce tarzı her zaman doğru olmasa da günlük hayata uygulandığında bazı saçma sorunlara basit cevaplar verir. Eğer başınıza kötü bir şey geldiyse ve birkaç dakika önce kara bir kedi gördüyseniz iki ihtimal vardır:

1-Önünüzden geçen kara kedi yüzünden şanssızlık laneti üzerinize yapıştı.
2-Sadece kötü bir andı.

Sizce? İnsan aklına uyan bence ikinci seçenek. İlk seçeneği traşla gitsin.

Bu tür örneklendirmeleri özellikle komplo teorilerinde kullanabiliriz. Böyle düşünmek ayrıca ufak bir eğlence katar gününüze veya sadece gereksiz şeylerle aklınızı yormanızı engeller. Zaten düşünecek onlarca şey varken...



Piramitleri ele alalım. Dünyanın dört bir yanındaki birbirine benzeyen bu yapıların varlığının sebebi uzaylılar mı yoksa sadece biraz fen bilgisi mi? Bunu da siz okuyucularıma bırakıyorum. 


İsmiyle hemen ilgi uyandıran bir konu. Bir videoda duyduğumda hemen bir yere not almıştım daha sonra araştırmak için. Araştırdım araştırması...

Stefan Zweig - Satranç Kitap İncelemesi

Hafif yağmurlu pek neşeli olmayan bir gün. Dersler bittikten sonra kendimi Konya Kitap Fuarı'nda buldum. Bu mabedde yapılacak ilk şey sevdiğim yayınevlerinin yerini bulmaya çalışmak ve gelen yazarlardan birkaç imzayı hatıra olarak yanımda götürmekti.

Fuarı yayınevi sayısınca oldukça kısır bulduğumu söylemeliyim. Doğrusu yayınevi çoktu fakat aradıklarımın çoğu yoktu. Eğer doğru hatırlıyorsam Timaş ve Can Yayınları gibi önemli yayınevleri fuarda yoktu. Ben de kendimi İş Bankası Kültür Yayınları'nın standında buldum. O an cebimdeki parayı en iyi şekilde değerlendirmek için Zweig Bey'in iki güzel kitabını aldım.

Stefan Zweig - Satranç
Bu kitaplardan birisi de Satranç. Kısa ve gayet sürükleyici bir hikaye. Zweig'ın intihar etmeden önce kaleme aldığı birkaç yazıdan biri bu metin. Eseri 1940 yılında bir konferans için gittiği ve yerleştiği Güney Amerika'da yazmış.

Bu kitabı okuduktan sonra karakterlerin kimleri ve neleri sembolleştirdiğini düşünmenizi öneririm. Dr. B. aslında ne, neler? Czentovic neyi temsil ediyor? Zweig'ın siyahı ve beyazı bir masaya oturttuğu bu öyküde intiharına giden yolu ve artık kafasındaki iyi-kötü savaşını da görmüş olacağınızı düşünüyorum.

Kitap Künyesi

Satranç
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Stefan Zweig
Çeviren: Ahmet Cemal
83 Sayfa
 ...Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım!

Kitap İçeriği: Satranç

Kitabın içeriğine bakacak olursak bu serüvenin tamamı New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde geçiyor. Karakterlerimiz dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, acemi bir oyuncu olan anlatıcımız ve bir garip yolcu. Anlatıcımızın yeni şampiyon Czentovic'le konuşmak ve onun üstün satranç yeteneğinin yanında soğuk ve acımasız kişiliğini çözmek için giriştiği yollarda Dr. B. ile karşılaşır. Hikâye süresince Dr. B.'nin de hayat hikayesine misafir oluyoruz. Çeviren Ahmet Cemal'in de dediği gibi "entelektüel ölüm"ün nasıl korkunç bir durum olduğunu da görüyoruz.


 Şimdi herhalde hemen kitabı elime aldığımı, gözden geçirip okuduğumu tahmin ediyorsunuzdur.Asla! İlk yapmak istediğim, yanımda kitap olmasından kaynaklanan bir tür ön hazzı tatmaktı...

Sesli Kitap:

Hafif yağmurlu pek neşeli olmayan bir gün. Dersler bittikten sonra kendimi Konya Kitap Fuarı 'nda buldum. Bu mabedde yapılacak ilk şey s...